5 Haz 2010

My New Life :P

5 Haz 2010

dün biraz özet geçtiğim üzere gördüğünüz gibi ben artık tanıdığınız ben değilim... :P

yalan valla bi medeni durum, bir de yaşadığım şehir değişti. harici ben aynı ben.. kadınlıkla çocukluk arasında sıkışıp kalmış bi bünye işte..

geçen bir arkadaşımla konuşuyorduk telefonda.. Dedi ki bana : "Lan deli, şöyle bi düşünsene normal bi insanın bir tanesini bile yaşayıp yıllarca etkisinden çıkamadığı bir sürü şeyi sen 6 ay içinde yaşadın, hala sağlam durmaya çalışıyorsun. Sal bi yerde ipleri yoksa harbiden delirecen"

düşünüyorum o zamandan beri gerçekten delimiyim ya da bende ki tevekkül hangi kayaya eşit diye.. ulan kocam olan koala iş bulamadı hala evde oturup canı isterse temizlik falan yapıp günlerini geçiriyor, ben çalışıyorum diye depresyona girdi... hemde nasıl depresyon, zaten çok konuşmaz evde konuşma yetisi ve yetkisi bendedir bu yüzden, sorsan cevap vermez konu açsan devamını getirmez.. birde bunun tam susmuş halini varın siz düşünün evde bi süre duvarlar ve ben yaşadık. yeni evli balayı çiftliğinden çıkan sadece bu konuşmama durumu olmadı tabi.. anladın dimi.. :P(hıhı evet bal ve ayı)

sonun da dayanamadım buna bi cırladım öyle böyle değil ama bi akşam eve geldim ki her zamanki gibi geç saatte.. Ha bunu söylemedim dimi : ofise giriş saatim çok belli, hatta 10 dk geç kalsam adam öldürmüş sayılabilirim, ancak ofisten çıkış saatim için aynı şeyi

söyleyemiyorum. en erken ofisten çıkış saatim Saat:20,30 suları.. bu da en erken haliyle yani var sen hesap et..

neyse efenim.. cırlama deneyimlerime level atlatan son cırlamadan bahsediyordum..
Aldım karşıma deli gibi ağlayarak ve bir sinema sisteminin son kadraja dayanmış sesini bile bastırabilecek şekilde bağırarak, senin depresyona girmeye hakkın mı var sanıyorsun diye bi bağırdım ki sormayın gitsin..

e ama işe yaradıı..

Adamda resmen silkeleme etkisi yaptı benim bas tenör bağırtım.. Camlar kırılmadı ama benim koala koca bünyesinde ki taşlar yerine oturdu sanırım. Depresyon kelimesinin kıyılarında dolaşmaya dahi cesaret edemiyor artıkın.

hala işsiz evet ama var bunda da bi hayır.. ben kendimi biliyorum..

Belki de yaşanılanlara katlanabilişim bundan kaynaklanıyor artık. Herşeyde vardır bir hayır..

Babamın cenazesinden 1 hafta sonra eve döndüğümüzde farkettim, takvim o günde kalmış.. babam çok severdi üzerinde bi sürü şeyin yazdığı o Saatli maruf takvimlerini.. bu yüzden mutlaka bi tane bulunurdu bizim evimizde kendimi bildim bileli.. Babamın kalp sesinin duyulabildiği son günün tarihinde bir hadis vardı, kelime kelime hatırlamasam da yaklaşıkcası şöyle olan bir cümleydi :
"Senin şer bildiklerinde öyle bir hayır vardır ki; bunu sen bilemezsin, anlayamazsın"

o akşam bir telefon aldı erkek kardeşim. Bu arada benim kardeşim denizcidir. en azından benim zorlamamla öyle oldu. Uluslararası sularda zabitlik görevini igfa edip, liman liman dolanıyo. hiç öyle vayyy anasınnıı ne gözel yaşam beaa deme.. herif tankerci, limanı çok az belli ülkelerde kısıtlı zamanla karaya çıkabiliyor. ha yine de evet çok ülke görüyor. adam hallowen ı ingiltere de kutladı len..

neyse dağılmayalım.. babamı kaybettiğimizde haber vermiştik ona. Hollanda da açık denizdeydi. biz telefon ettikten hemen sonra çıkmasına rağmen anca 2 günde geldi. o geldiğinde cenaze kaldırılmıştı. ben hiç olmazsa tabutunu gördüm..

aldığı telefonda indiği gemiden arkadaşlarındandı. Mouse(!)a- ben ona hep böle derim- o gemiden indikten sonra fırtına başladığını, o zamandan beri hareket edemediklerini, çok az kumanya kaldığını, yakıtın da bittiğini söylediler..

Göz göze geldik mouse'la.. korudu dedi..

Sonra yaşadıklarım da tuz biber oldu aslında.. İnsan ağzından çıkana dikkat etmeli.. Sağolsun rabbim ne istersem verdi bana, yaşadıklarım kötüydü çünkü ben nasıl isteyeceğimi bilmedim. Ağzımdan çıktığı gibi verdi bana..

kendimi bilirim ben, bu kadar yoğun çalışıp, hiç bilmediğim bir şehire alışmaya çabalarken, hamilelikte bile yok kontrol yok şu-bu dinlemezdim doktora gitmezdim..

Garip bi hamilelikti zaten. bende olmayan bişeyler vardı evet, hissediyordum ama, mide bulantısı, baş dönmesi yani bilinen o hamilelik belirtileri öylesine azdı ki, yok mevsim yok hava yok stres dedim geçtim.. Aslında geçmedim.. Önce bi idrar testi yaptım, 2 hafta sonra kan testi yaptırdım..Sonuç negatifdi. ulan hala kan görünmedi ben bi ilaç alayım bari haline gelmiştim ki bi test daha yapalım dedik.. ve işte ordaydı.. yenimi acaba derken doktora gittiğimizde kalbini duyduk... meğer o testler yapılırken hep varmış, anası kılıklı zibidi saklanmış gizlenmiş. anası da nasılsa hamile değilim diye, ağır kaldırmış, sigaranın alkolun dibine vurmuş.. Son gün doktora giderken, bu bebek yaşamıyor diye aklımdan geçti..

ortalama 30 dk sonra haklı olduğumu öğrendim..

Eğer koala bu kadar üstüme düşmese, bana dikkat etm4ese ve çalışıyor olsa, o randevuya ben yalnız gidecek olsam... Gitmezdim ben.. adım gibi biliyorum..

Bir gece yarısı (mesleğinden dolayı sezon zamanı eve geliş gidişi benden bile absürt saatlerde olur) eve geldiğinde beni baygın bulabilirdi.. ya da..


Daha da bi sürü şey.. ev ile ilgili herşeyi koala'm hallediyor.. ev taşıdık temizliği de o yaptı eşyaları da o hazırladı..


Bu yazı da böyle oldu.. Vardır bunda da bi hayır.. :P
Bu arada giriş gelişme sonuç resimlerim nasıl.. hehehe

4 Haz 2010

Artık Ben değilim ki buraya ne yazayım..

4 Haz 2010

şş okuyucu..

ölmedim ben ayaktayım, evet tam tanım bu oldu sadece ayaktayım.. aylar olmuş buraya tek bir yazı yazmayalı, hatta gelip ulen bu benim alanımdı bile demeyeli..

tamam önceden de çok sık yazan biri değildim. kendi kendime konuşmak yetmeye başlamıştı demeyeceğim tabi,

hatta kendi kendime konuşmayı bırakmışta değilim, artık sadece kendimle konuşuyorum belki..

bu arada olanları bir özet geçeyimmi sana: babam öldü..
Ben onun kollarındayken, babamın olduğu şehirden km lerce uzaktayken öldü..
bir telefon geldi sabah, uykulu gözlerle açtım, annemdi arayan babamın kalp krizi geçirdiğini hastaneye kaldırdığını söyledi. yoğun bakımdaydı. geliyorum dedim..

koala ve ben araba ile gitme kararı aldık çünkü; çükülesice THY den başka havayollarını kullanma şansımız yoktu, uygun saatte uçak yoktu üstelik fiyatı ebesinin nikahı+KDV gibi bişeydi.

eve gittiğimde herkes ordaydı, benden önce babamın doğduğu yerden haber alan ne kadar amca, dayı, teyze varsa..

neyse ya vazgeçtim ben sana bunları anlatmaktan sonuç o kadar yalın ki : gözlerine bile bakamadan (hala) öldüğüne bile inanamadan, bugünden aylar önce babam öldü benim..

2. büyük olay: ben artık evliyim.
3. olay : hamile kaldım
4. olay : kalp seslerini duyup lan harbiden bebeğim olacak benim beraber büyürüz artık demeye başladıktan 2 hafta sonra yapılan rutin kontrolde artık bebeğimin yaşamadığını karnımda öldüğünü beni zehirlediğini öğrendim.
5. olay bunu öğrendiğim gün hastaneye yatırılıp "trepotik küretaj" olarak adı süslenen bildiğin kürtaj için( bir sürü kadının "ben bu istemiyorum" diye gidip 15 dk da yaptırabileceği şey hani(.. 3 gün hastanede yattım. Orospunun birinin tırnaklarını şeyimde hissederek içimden sökülmesini açmayı bilmedikleri damar yolunun açılmasını beklerken ağrı kesicisiz narkozsuz izledim.. ve evet bağırdım, küfrettim. hastanenin bugüne kadar karşılarına çıkan en şirret hamilesi ünvanını kocamın pijamalarımı koyduğu çantaya alıp evime geldim.
Hiç bilmediğim bir şehirde nefret ettiğim insanlarla çalışmaya çalışıp akşam eve gidip koca memnun ediyorum..

ama evet hala ayaktayım..

biliyormusun sana bunları içimden geçen her kelimeyi yazarak parça parça anlatmak için gelmiştim ben buraya.. ama anlamsız olduğunu gördüm..
bu kadarı yeter belki de yoklukları varlıkları haline gelmesin daha fazla
gidiyorum..

yazacağım evet, artık kendi kendime konuşmak istemiyorum
 
Mantıklı Deli © 2008. Design by Pocket