
Oğuz ATAY bence edebiyat dünyasının gelmiş geçmiş en iyi yazarlarındandır gerçi onu okuyup ta ahkam kesende çoktur ama tüm kitaplarında döne döne işlediği,kitaplarına ithafen yazılan önsözlerde adı hep "horlanan,çocuksu türk aydını" olarak geçen, oğuz atay'ın en çok alay ettiği okur grubu; "ay tutunamayanlar inanılmaz bi kitaaap" diyip, eserden bir satırlık formülize bir ders çıkması gerektiğine inanıp-tabii ki- çıkmayınca, daha da cozutup "oğuz atay bi dahii abii yeaa" putperestliğine kapılan okurlardır.
adam sana bi yemek vermiş, istemiyo ki tüm bileşenlerini analiz et, "hah o.a'ın sözü buymuş" de!!tüm bu sözleri, kitapta selim kimdi,turgut kimdi,kim kimin karısıydı, ayy karıştırdım paniğiyle okuyup tüm büyüyü ıskalayan bi kimliksen üzerine alın.
tutunamayanlar,312. sayfasından da okunmaya başlanacak bi kitaptır,199. sayfasından da...sonra biri çıkar, "niye sevdin lan kitabı anlat" diye on satırlık bi açıklama ister senden bibik gibi kalakalırsın.
yapma bunu...
korkuyu beklerken de dünyada yazılmış en baba 100 eserin içinde diilse ben de kanseri iyi ettiğini iddia eden o vazo kafalı manyak asker emeklisiyim... dedikten sonra Sevgili (!) Curly :P' nin mimini gerçekleştirip açıyorum kitabımın 160. sayfasını 5. satırı yazarsam (ki mimleyeceğim arkadaş iyi oku öğren mimin konusu bu en yakındaki kitabı alıyorsun eline; açıyorsun 160. sayfayı 5. satırı yazıyorsun) bi halt anlaşılamayacağından mütevellit içimin elverdiği kadarını yazacağım.. Hadi şansınıza Oğuz ATAY'ın incelikle işlediği kara mizahından sadce ufacık örnekler gösteren bir sayfa çıktı karşıma :))
İsa'dan tam 1936 yıl sonra dünyaya gelen Selim'in doğumu yalnız kendisi için mi önemlidir? O tarihte orta yaşlı bir adam olan Numan Bey'in "erkek evlat" istemesi , bunak dedenin bir torun özlemi içinde olması -henüz oğlunu torunundan ayıracak kadar aklı başındaydı- ufak tefek annesinin bu ağır yükü dokuz aydan beri karnında taşımasının sabırsızlığı ve tutunanların yeni bir av bekleme heyecanı da bu doğumun önemi arttırıyordu

Annesi, yapılan hesaplara göre, karnında Selim'i taşıma süresinden biraz fazla tutmuş. Selim'in sonradan bütün çıplaklığıyla ortaya çıkan sabırsızlığında bu beklenmedik olayın da payı olmalı. Müzeyyen Hanımın karnındaki şişkinliğin çok sivri bir biçim aldığını gören komşu kadınlar, "Muhakkak kız olacak", sözleriyle Numan Beyi ümitsizliğe sevketmişler. Bu kocaman şişkinlik, bir de kız olsaydı, Numan Bey ve kısa boylu erkekler için büyük bir ümitsizlik kaynağı haline gelecekti. Söylentilere göre,Selim; doğduğu zaman beş kilo sekiz yüz gram geliyormuş. Bir taşra kasabasında, ebe eliyle doğan bir çocuğun ağırlığının gramına kadar tespit edilmiş olduğuna inanamıyorum. Zaten Selim de, bu miktarı ona kimin söyledğini ve bu sayının nereden aklında kaldığını bilmiyor. Tartı işleminin, bir kasaba götürülerek yapılmış olabileceğini ileri sürüyor. Ben pek ihtimal vermiyorum. Kasaba götürmüşlerse, herh

Başparmağını emdi, evde koptu kıyamet
Ona göre oburluk, Freud'a göre şehvet
Hadi bakalım benden bu kadar; devamını merak eden alıp kitabı okusun bi şey kaybetmezsiniz sanırım ama ne kazanacağınız göreceli kavram:) ve sevgili arkadaşım "elfiss" ilk mimin hayırlı olsun :))Ona göre oburluk, Freud'a göre şehvet
Bu mısralarda da görüleceği gibi, Freud ile tam uzlaşamıyordu. Daha çok Jung'a yakınlık duyuyordu. "Beni rahatsız eden ve adlandıramadığım duygularımın, yalnız libidoya bağlanmasına gönlüm razı olmuyor", derdi.
- Hamiş: Bu yazıda artık blogumla ve aslında kendimle özdeşleştiğini düşündüğüm sevimli ama bir o kadar da ürkütücü olduğunu düşünmeden de edemediğim kızlarımı kullanmayacağım artık david ho'cuğum kusura bakmasın :)