27 Oca 2009

Disconnectus Erectus (Mim)

27 Oca 2009
Nedir benim bu Curly den çektiğim ey okuyucu.. hıı.. bi fikrin var mı senin.. ben ne güzel her yazı yazayım diye bu sayfayı açtığım da silip yazmak suretiyle saatler geçiriyor ve yeni bir post girememiş olmanın ezikliği ile yarı depresif yaşantıma dönüyorum.. bu kıvırcık saçlı, koca gözlü, güzel gülüşlü ve kıskanılası tarafıyla her dem piliç, bodur arkadaşım baktı ki yeni post yok hemen bi mim atıveriyor koca kafama, koca kaya misali.. e napalım ben de cevaplayacam mecburi ama elimin altında ki kitaba bak: "Oğuz ATAY-Tutunamayanlar".. pek severim bilmem kaçıncıdır okurum, her okuyuşumda ayrı bi mana çıkarırım, ama bilirim hayata tutunanlar bu kitabı da bu adamı da anlamaz.. bilmez onlar beyaz mantolu bi adamın ne anlam ifade edebileceğini.. ya da Günselim ne demektir "selimciğim ışık" ne demektir disconnectus erectus nasıl bir halet-i ruhiyenin kelimelere dökülmüş halidir..Space tuşu kullanmadan yazılan yazılar da anlaşılır, her cümlenin sonunda Albayım denir bi süre anlayanlarca kıs kıs gülünür hatta..
Oğuz ATAY bence edebiyat dünyasının gelmiş geçmiş en iyi yazarlarındandır gerçi onu okuyup ta ahkam kesende çoktur ama tüm kitaplarında döne döne işlediği,kitaplarına ithafen yazılan önsözlerde adı hep "horlanan,çocuksu türk aydını" olarak geçen, oğuz atay'ın en çok alay ettiği okur grubu; "ay tutunamayanlar inanılmaz bi kitaaap" diyip, eserden bir satırlık formülize bir ders çıkması gerektiğine inanıp-tabii ki- çıkmayınca, daha da cozutup "oğuz atay bi dahii abii yeaa" putperestliğine kapılan okurlardır.
adam sana bi yemek vermiş, istemiyo ki tüm bileşenlerini analiz et, "hah o.a'ın sözü buymuş" de!!
tüm bu sözleri, kitapta selim kimdi,turgut kimdi,kim kimin karısıydı, ayy karıştırdım paniğiyle okuyup tüm büyüyü ıskalayan bi kimliksen üzerine alın.
tutunamayanlar,312. sayfasından da okunmaya başlanacak bi kitaptır,199. sayfasından da...
sonra biri çıkar, "niye sevdin lan kitabı anlat" diye on satırlık bi açıklama ister senden bibik gibi kalakalırsın.
yapma bunu...

korkuyu beklerken de dünyada yazılmış en baba 100 eserin içinde diilse ben de kanseri iyi ettiğini iddia eden o vazo kafalı manyak asker emeklisiyim... dedikten sonra Sevgili (!) Curly :P' nin mimini gerçekleştirip açıyorum kitabımın 160. sayfasını 5. satırı yazarsam (ki mimleyeceğim arkadaş iyi oku öğren mimin konusu bu en yakındaki kitabı alıyorsun eline; açıyorsun 160. sayfayı 5. satırı yazıyorsun) bi halt anlaşılamayacağından mütevellit içimin elverdiği kadarını yazacağım.. Hadi şansınıza Oğuz ATAY'ın incelikle işlediği kara mizahından sadce ufacık örnekler gösteren bir sayfa çıktı karşıma :))


İsa'dan tam 1936 yıl sonra dünyaya gelen Selim'in doğumu yalnız kendisi için mi önemlidir? O tarihte orta yaşlı bir adam olan Numan Bey'in "erkek evlat" istemesi , bunak dedenin bir torun özlemi içinde olması -henüz oğlunu torunundan ayıracak kadar aklı başındaydı- ufak tefek annesinin bu ağır yükü dokuz aydan beri karnında taşımasının sabırsızlığı ve tutunanların yeni bir av bekleme heyecanı da bu doğumun önemi arttırıyordu.
Annesi, yapılan hesaplara gö
re, karnında Selim'i taşıma süresinden biraz fazla tutmuş. Selim'in sonradan bütün çıplaklığıyla ortaya çıkan sabırsızlığında bu beklenmedik olayın da payı olmalı. Müzeyyen Hanımın karnındaki şişkinliğin çok sivri bir biçim aldığını gören komşu kadınlar, "Muhakkak kız olacak", sözleriyle Numan Beyi ümitsizliğe sevketmişler. Bu kocaman şişkinlik, bir de kız olsaydı, Numan Bey ve kısa boylu erkekler için büyük bir ümitsizlik kaynağı haline gelecekti. Söylentilere göre,Selim; doğduğu zaman beş kilo sekiz yüz gram geliyormuş. Bir taşra kasabasında, ebe eliyle doğan bir çocuğun ağırlığının gramına kadar tespit edilmiş olduğuna inanamıyorum. Zaten Selim de, bu miktarı ona kimin söyledğini ve bu sayının nereden aklında kaldığını bilmiyor. Tartı işleminin, bir kasaba götürülerek yapılmış olabileceğini ileri sürüyor. Ben pek ihtimal vermiyorum. Kasaba götürmüşlerse, herhalde çıplak olarak sokağa çıkarmamışlardır. Bu durumda da, ya kundağıyla tartmışlardır ki, o zaman verilen sayının net değil brüt olduğunu kabul etmek gerekiyor; ya da Selim'i kasapta soymuş olabilirler. Temizliğiyle bilinen Müzeyyen Hanımın buna razı olması ve açıkta çengellere asılı etlerin çevresinde sineklerin uçuştuğu bir kasap dükkanında, soğuk bir sonbahar günü Selim'in çıplak bırakılıp pis teraziye konulması, bana uzak bir ihtimal olarak görünüyor. Başparmağını emmesinin de yalnız Freud açısından yorumlanmasını eksik buluyorum. Selim bile, bu hareketinde beslenme içgüdüsünün önemli bir payı olduğunu düşünerek, bu stanzanın ilk taslağında, şu mısralara yer vermiş :

Başparmağını emdi, evde koptu kıyamet
Ona göre oburluk, Freud'a göre şehvet

Bu mısralarda da görüleceği gibi, Freud ile tam uzlaşamıyordu. Daha çok Jung'a yakınlık duyuyordu. "Beni rahatsız eden ve adlandıramadığım duygularımın, yalnız libidoya bağlanmasına gönlüm razı olmuyor", derdi.

Hadi bakalım benden bu kadar; devamını merak eden alıp kitabı okusun bi şey kaybetmezsiniz sanırım ama ne kazanacağınız göreceli kavram:) ve sevgili arkadaşım "elfiss" ilk mimin hayırlı olsun :))

  • Hamiş: Bu yazıda artık blogumla ve aslında kendimle özdeşleştiğini düşündüğüm sevimli ama bir o kadar da ürkütücü olduğunu düşünmeden de edemediğim kızlarımı kullanmayacağım artık david ho'cuğum kusura bakmasın :)

3 yorum:

Curly dedi ki...

Yavru kuş beni anlatış şekline haran odlum :)) Güzel bişey bu mim olayı yaa bazan seviyorum :D

elfiss dedi ki...

itirafta bulunmak iiistiyorum efenim yüksek müsadenizle.

biliyorum siz odunumsu kel ve göbeklilerden hoşlanıyosunuz ama ben de sizi çoookk seviyorummm. hem bak benim de göbeğim var :)

bu arada bana verdiğiniz asil mimi başarıyla gerçekleştirdiğimi düşünüyorum...

deadsoul dedi ki...

mim olayını algılarımın üstünde bir husus olarak kabul edip, sorgulamayı kestikten sonra, mimleşmenin (cümle içinde kurulum) faydalı ürünlerinden birini okumaya koyuldum.. Ne göreyim .. Çok hoş olmuş, eline sağlık.. Mim kavramı hala karanlıklarda olsa bile ..:)

Yorum Gönder

şşş okudun öyle kaçmak yok.. varmı öle bakıp bakıp iz bırakmamak he ? kime diyom alooooo.. adam gibi bişiler yaz çabuk bileyim bi kimsin nesin necisin hadi onları da geç istediğini söyle ama adam gibi edepli olsun edebi olmasa da olur yoksa valla sürerim izini şu net aleminde veririm seni benim odunumsu öküzden evrimleşip koala olan herife okaliptus niyetine.. yazsana be :P

 
Mantıklı Deli © 2008. Design by Pocket