13 Şub 2009

Deşifre

13 Şub 2009

büyük ihtimalle ben bu yazıya daha son noktayı koymadan önce Sevgililer günü olacak. Biliyormusun; nefret bile etmiyorum bugünden.. benim için bugünü önemli kılacak kimsem olmadı hiç hayatımda.

hayatıma bir yerinden giren her erkek ya çok çulsuzdu ya çok odun.. bilmem belki de gerçek anlamda kimsenin sevgilisi ya da sevgililer gününü kutlamaya değecek kadar sevdiği de olmadım hiç..

Sevmeyi mi bilmiyorum sevilmeyi mi onu bile anlamadım daha.. üstelik o kadar da genç değilim.

arkadaşlarım, dostlarım var tabiki..

hatta geçmişde hayatta etkileyemiyeceğim kimse olduğuna da inanmazdım. benden hoşlanmayacak, itici bulacak birinin varlığına da.. şimdi ondan da o kadar emin değilim..

buna inanmamı sağlayan tabiki çevremdekilerdi. hep çok şımartıldım.. korunup kollanmadım ama sevildim.. beni seven, şımartan herkes koruyup kollama gereği duymazdı hiç. arkadaşlarımda , sevgililerimde, hatta annem ve babamda.. herkes için ben her zaman ayakta durabilirdim..kimi sesimi çok sevdi, kimi gülüşümü, kimi bakışımı, kimi enerjimi.. gitti böylece liste.. tam olarak "beni" seven oldu mu onu da bilmiyorum..

o nasıl deme hiç.. abartıyorsun hiç deme..anne-baba nasıl koruyup kollamaz da.... yasaklar koyarlar/dı ve evet bunu beni korumak için yaptıklarını söylerler ancak neye karşı koruyacaksın beni bu yasakla desem hiç bir mantıklı cevap veremezlerdi. onlar sadece bana emretmeyi severler/di. bilirlerdi çünkü ben onları çok seviyordum ve bütün istediklerini kendimi mutsuz etmek adına da olsa yapardım. hayatımda mantığını anlamadan yaptığım herşeyin arkasında sevgi vardır zaten..

birini canımın öbür tarafı yaparım ben sevdiğim zaman. öyle böyle değil hemde.. kim olursa olsun, ailemden biri, sevgilim, arkadaşım... gözümü karartır ne yapabileceksem yaparım.. bu güne kadar bana iyi niyetle yaklaşan birini başımın derde gireceğini bilerekde olsa yarı yolda bıraktığım görülmemiştir.

Annem çok kızar, bildiğim halde dinin kurallarına uygun yaşamıyorum, ibadet etmiyorum diye. "o kadar çok imanlı insan gördüm ki, ben ibadetimi bile-isteye kimseyi kırmayarak, kimseyi kullanmayarak, kimsenin arkasından konuşmayarak yapmaya karar verdim" derim ona.

bu inançdan mıdır, melek olacam mı sanıyorum bilmem ama... neyse işte..

5 dk kalmış 14 şubata saatlerdir anca bunları yazabildim.. arada girdim Pucca'yı ve
şurdaki yazısını okudum.. demiş ya yazısının sonların da:

"telefon açanlar "ee PuCCa bugün napıyoruz", " kızımmm duydun mu ne olmuş", "yaa başıma neler geldi bir bilsen", "napıyosun yaa, neyse sen boşverde çok kötüyüm bak bugün osman bana bunu bunu yaptı", "nerdesin sen bee, sana anlatacaklarım var, kazım benden ayrıldı napcam söylesene" hep bunlar.. hep başkalarının dertleri.." kafama takıldı.. o bunları söylüyor, yorum yapanlar aynı dertten muzdarip olduklarından dem vuruyor, ben aynını söylüyorum....

e sen cevap versene bana; bu kadar çok insan dert dinlerken , kendi derdini anlatamazken, dertleri olan ve anlatarak rahatlayıp, bencil yaşamlarına devam eden, kimler.???. aslında hepimiz içinde sakladıklarıyla şişip, dolan sonrada hayvanlaşan yaratıklarmıyız.?.bilmem..
belki de ben kimseyi kırmadım derken kendimi kandırıyorum.. şimdi onun için bu kadar yalnızım..

dün sokakta ağladım biliyor musun.. doktorumla öğlen msn den konuştuk, akşam muayenehanesine gitmemi, beni bekleyeceğini söyledi.. gittim, ofisini paylaştığı doktorlardan biri karşıladı beni, 5 dk önce çıktı dedi.. aradım önemli bi işi çıktığını, özür dilediğini, beni aramayı unuttuğunu söyledi".. Ankaranın en işlek en eğlenceli olarak görülen yerlerinden birindeyim, eve gitmeyim bari biraz zaman geçireyim dedim.. birini aradım cebi kapalı, diğerini aradım arkadaşlarıyla dışarda, biri eve çoktan gitmiş.... yapayalnız kaldım öyle.. aylak aylak gezdim yollarda.. aynı şeyi sık sık yaşıyorum bu ara.. doğumgünümde de böyle olmuştu..

uzun süredir tiyatroya gitmiyorum.. sinemaya da gitmiyorum.. bi bahçede çay da içmiyorum... yalnız yapmak istemiyorum hiç bir şeyi.. eskiden zevk verirdi bana, bi bankta oturup saatlerce kitap okumak.. şimdi yalnız kalmakdan korkuyorum.. ömür boyu beni seven birileri hep olacak biliyorum.. mesela az önce maviyaprak facebookda iletime yazdığım mesaja cvp verdi msnden.. beni sevdiğini söyledi, yalnız kalmayacağımı söyledi.. ama ona bile anlatamadığım bir şey bu "ben yanımda birilerini istiyorum"

ve nasıl bir şeyse; beni sevdiğini söyleyen herkes benden çok uzakta..

"o" da uzakta.. üstelik yakın olmak için hiç bir çabası da yok.. git gide de uzaklaşıyoruz.. sana söylemedim ben biliyorum; bana evlenme teklif etti... telefonda..

biliyordum bunun olacağını, bu şekide bi teklif de değildi istediğim. ama heyecanlandım, daha önce de almıştım aynı teklifi, başkalarından/başkasından.. ama ilk defa heyecanlandım..

ertesi gün yaşadığı şehire gitmek için benim şehrimden geçeceğini düşünürken gelir dedim kendi kendime.. giderken uğramadı ama bu tekliften de sonra, gelir.. aylardır görmedi ki beni..
gelmedi..

belki dedim önümüz sevgililer günü ya.. ve bu tarihi ilk defa beraber devireceğiz.. sürpriz dozunu arttırmak için gelmemiştir.. o zaman gelir..eve geldiğimden beri gözüm telefonda, msn de..silmiştim ben onu msn listemden biliyormusun.. iş yoğunluğu falan diyip online olsa bile hiç yazmaz ,slm bile vermez bari sinirim bozulmasın gözüm görmeyince deyip engellemeden silmiştim..

bu akşam geri ekledim.. sadece meraktan..online değildi.. "acaba yola çıkmış mıdır, arasam bi gizli numaradan telefonuna ulaşılamıyorsa anlarım, yok kızım yapma öyle salakça şeyler, ayıp, hani sinir olurdun sen öyle triplere, bekle sana sürpriz yapmasına izin ver" diye diye kendimi yedim.. sonra o online oldu.. ve yine bi selam bile vermedi.. ben yine ağladım..

sakın yanlış anlama.. ona ya da odunluklarına ağlamıyorum.. biliyorum ki o gerçekten odunumsu öküzün evrim geçirerek can bulduğu bir koala..

ben kendime ağlıyorum..

sonra şu benim harika olduğumu düşünen, hatta beni kendine örnek alan, annesinden çok benim sözümü dinleyen biri yazdı msn den.. daha çok genç.. en azından bana göre.. ballandıra ballandıra babasıyla sinemaya gittiğinden, recep ivedik'i izlediklerinden, gülmekten karnına ağrılar girdiğinden bahsetti.. ve ekledi.. "mutlaka sende git"

o ağlak halde sadece doğruyu söyleyebilrdim.. "yalnız gitmek istemiyorum, beraber gidecek de kimsem yok"

*kardeşini al yanına abla
-o benimle gelmek istemiyor
*babanla git
-o benimle bakkala bile gitmez, daha beni bile sahnede izlemedi
*anneni al yanına
-bunun neresini seyredecez ki der
*özür dilerim abla
-önemli değil ben alıştım, neyse bir yazı yazmaya çalışıyordum, izin istesem..

bu halde bitince konuşma şöyle bi baktım ekrana.. bunları yazmışım ama arada gülücükler falan yollayarak.. sence nasıl bir ruh hastasıyım ben.. ciddi ciddi hıçkıra hıçkıra ağlıyorum, canımı acıtan yalnızlığımdan bahsediyorum ve gülümsüyorum..

Eski sevgilim mesaj attı.. sevgililer günümü kutlamış.. aradım:) telefonu meşguldü..

daha fazla uzatamayacağım.. belki daha sağlam bir anımda devam ederim kendimden nefret etmeye..

şimdi daha çok ağlamalıyım.. başka türlü rahatlayamayacağım.. sakın yanlış anlama.. kimseye değil.. gözyaşlarımda bile yalnızım.. kendim, kendime ağlıyorum..

Sevgililer günün kutlu olsun*

*umarım gerçekten birbirlerini sevdikleri için kutlayan birileri vardır
 
Mantıklı Deli © 2008. Design by Pocket